3 Mart 2010

Günışığı Sahili

Divinae, sabaha kadar uyumadı. İçinde büyüyen tedirginliğin, kehanetle ilgisi olduğunu biliyordu. Hislerini dinledi. Hanın, eve açılan kapısından geçerken hızla yanına alacaklarını düşünüyordu. Yıllardır, bütün bunlar düşünülmüştü aslında. Arka bahçede yetiştirdiği şifalı otların yanına gitti, bir tutam kedimaşası, bir tutam da kerekesapı otu kesti. Destinae, geldiğinde yorgun olacaktı, bir an evel kendine gelip yola koyulabilmeleri için gereken enerjiyi verecek olan iksiri hazırlamaya gitti. Hisleri Destinae'nin birkaç saat içerisinde burada olacağını söylüyordu.

Handa genellikle gece 12ye kadar yemek servisi yapılırdı. Gece 12den sonra bütün misafirler odalarına çekilirlerdi. Divinae, Merkhill'i bulmak için telaşenin sona ermesini bekledi. Son misafir de odasına çekildiği zaman mutfakta aşçının günlük ücretini ödeyen Merkhill'in yanına gitti ve kulağına "zaman geldi" diye fısıldadı. Usulca kafasını sallayan Merkhill, aşçıyı da evine gönderdikten sonra, atları kontrol etmek ve biraz yalnız kalıp düşünmek için ahıra yöneldi.

Destinae, karanlıkta hızla yol alırken, Aeric uyuyordu. Bebeğin soluk alış verişleri düzenliydi ve terkedilmiş bir bebek için oldukça sağlıklı görünüyordu. Bunda Destinae'nin bebeği muhtemelen terkedildikten bir kaç dakika sonra bulmasının da payı büyüktü.

Merkhill ve Divinae, hanın ön kapısı, her akşam yaptıkları gibi kilitlemek yerine, açık bıraktılar. Mutfağın altında bulunan kilere inerek, yanlarına alacakları erzakları hazırlamaya başladılar.

Destinae'nin atı iki günlük yolculuk sonunda yorulmuş olacaktı, atı beraberlerinde götürmek zalimlik olurdu. Merkhill, 4 atı gemledi, 3'üne eğerlerini taktı. Bir at, kap, kacak, yiyecek ve battaniyeleri taşıyacaktı.