Kadim zamanlarda insanlar ve elflerin tanrıları aynıydı. 7 tanrı insanları ve elfleri aynı anda gözetirdi. Nariel, gecenin tanrısıydı. İnsanlar ve elfler, akşam oldukları zaman Nariel'e bir yakarış gönderir, kapılarının sürgülerini bu yakarıştan sonra takarlardı.
Nariel diğer tanrılar kadar güçlü değildi. Zihinsel gücü, fiziksel güce tercih ederdi. Zihniyle yapamayacağı hiç birşey yoktu ama yine de büyü konusunda, çok başarılı değildi. Gece, karanlık, giz, hep Nariel'in ilgi alanıydı. Ve bir gün Nariel, insanlar ve elflerin yalanlarından, riyakarlığından sıkıldı. Kötülükse, bunu kendi hesabına yapabilmeliydi. İkamet ettiği Ay şatosundan, Puslu Vadiye gitti, yıllardır bir sır gibi saklanan, gece kuyusunun suyunu kullanarak, ayrık ağaçtan aldığı bir damla reçineyi damıttı. Bunu görünmezlik iksiri de olarak bilinen Essandir'in içine ekleyerek, sadece kendi yolunu aydınlatan, bir çeşit fener yapmaya çalıştı. Ancak, deneyimli olmayan elleri, iksirin doz ayarlamasını yapamadı. Ortaya çıkan ise, aydınlatmaya değil, karanlığa yarayan kötünün simgesi Balessar oldu. Önceleri Nariel'in isteklerini yerine getiren Balessar, Nariel'in uzun ömrü boyunca bin yıllardır kendi arzuları doğrultusunda Nariel'i kullanmaya başladı. Nariel bir yerden sonra kendi yarattığı silahının fedaisi oldu.
Balessar'ın bitmek tükenmez hüküm açlığının sonu ise dünyayı sadece kendi yarattığı Jamtumallar için yeniden inşa etmekti. Bu ise dünyadaki insanlar, elfler ve cücelerin sonu demekti.
Cüceler yüzyıllar önce madenlerine kapanmış, dünya ile ilişkilerini kesmiş, madenlerinin giriş kapılarını kehanetin gerçekleşeceği güne kadar mühürlemişlerdi. Elfler ise şimdi batıya, kadim ormanlarına göç ediyorlardı. Bir kaç bilge insan dışında, önsezileri güçlü olmayan insanlar, karanlığın büyümesini göremiyorlar, görenler ise umursamıyordu. Balessar'ın kontrolündeki Nariel ise bütün bunları fırsat bilerek, son savaşa hazırlanıyordu.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Better late, than never, devamını beklediğimi söylemişmiydim? : )
YanıtlaSil